Sosyal Bir Varlık Olan İnsan ve Ezbere Yaşanılan Aynı Aşklar

Aşk. Üç harf, tek kelime. Basit bir şekilde söyleyebildiğimiz, kolayca telaffuz edebildiğimiz ama üzerine sayısız tümceler kursak da etkisini asla tam olarak ifade edemediğimiz bir kavram. Tarihsel süreç içerisinde düşünürsek, sahiden ilk âşık olan insan kimdi? Aşk diye bir şey var mı? Fiziksel olarak hissettiğimiz bir şey mi yoksa kültürel olarak öğrenerek yaşadığımız bir şey mi? Yoksa çevremizden seçtiğimiz kişilere…

Restorasyon Fransası’nda Bir Romantik – Stendhal

Kızıl ile Kara. Bu renkler kuşkusuz birçok şeyi en doğru şekilde simgeler. Fakat en çok aşk ve ölüm ile özdeşleşmiştir. Kitabın adını bu doğrultuda okursak aşk, ölümü çağırıyordur. Stendhal, aşkı tıpkı hayat gibi ölümle anlam kazanan bir olgu olarak görür ve hayat ile ölüm arasındaki ilişkiyi aşk ile ölüm ilişkisi ile aynı yere koyar. Yale Üniversitesi Fransızca Profesörü Maurice Samuels’e…

Sanat Ödülleri Sanata Hizmet Eder Mi?

“Not quite my tempo.” 2014 yılının ses getiren Hollywood filmlerinden Whiplash’te Terence Fletcher, baterist öğrencisi Andrew Neiman’a böyle diyordu. Filmi izleyen herkesin aklında kaldığını düşündüğüm bu replik aslında bu yazının konusuyla doğrudan ilintili gözükmese de söyleyeceklerime bağ kurabileceğim noktalar içeriyor. Nitekim bu repliğin yansıttığı psikolojik dram, Neiman’ın Fletcher’ın takdirini kazanmak için harcadığı bütün o çabanın nasıl sonuçsuz kaldığını gösteriyor. Filmde…

Özel, Kamusal, Çöl: Neoliberalizm Çağında Kamusal Alanın Dönüşümü

Kendi içine kapanmış her insan,bütün öteki insanlarınkaderlerine ilgisiz bir yabancı gibi davranır.…Yalnız kendi başına ve kendisi için vardır.Ve bu şartlarda kafasında bir aile mefhumu kalmışsa bileartık bir toplum mefhumu yoktur.– Alexis de Tocqueville Hannah Arendt’e göre “kamusal”, insanın eylem (action) ve konuşma (speech) yoluyla kendini gerçekleştirdiği bir alandır. Böylece, birbirimize görünür ve duyulur olduğumuz, olaylara tanıklık ettiğimiz bu alan, kendimiz…

Yabancı Romanı Üzerinden Varoluş Sancılarımızı Açıklamaya Dair Bir Çaba

Albert Camus fazlasıyla heyecan yaratan bir figür felsefe dünyası için. Belki de felsefe dünyası adına konuşmam uygun düşmeyecek ama beni heyecanlandırdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Felsefeye dair derdini edebi dokunuşlarla anlatması benim başımı döndürüyor. Yabancı romanından aldığım haz ise beni üzerine bir şeyler söyleme zorunluluğu ile baş başa bıraktı. Varoluş sancılarımızın azdığı bu günlerde klavyem yettiğince birlikte düşünebilmemiz için çaba sarf edeceğim.…

Bekâret Miti

*Jordan seyahatteyken genelevde kaldığım dönemde bir şey öğrendim: erkeklik organları ısırılarak ya da başka bir biçimde koparıldıklarında yeniden büyüyemiyormuş. Bence doğanın ciddi bir hatası bu, çünkü erkekler organlarına hiç dikkat etmiyorlar, hiç düşünmeden önlerine gelen yerlere sokuyorlar. Vişnenin Cinsiyeti – Jeanette Winterson Vladimir Vladimiroviç Nabokov, 1955 yılında yazdığı, başyapıtı olarak nitelendirilen kitabı Lolita’ya “Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum,…