Sosyal Dışlanma, John Stuart Mill ve Sorunlu Toplum Anlatısı

İnsan doğası, sosyal etkileşime muhtaç halde var olmaktadır. Benliğin temel kodlarında bu yazılıdır ve yine benliğin diğer tüm vaziyetlerindeki şekli sosyal etkileşim belirler. Benim dert ettiğim ise binlerce yıldır bir arada yaşayan insanlığın, hala sosyal anlamda muhtaç bireye rahatlıkla yüz çevirebilmesi hatta bile isteye onu toplumdan dışlaması… Derdimi de yazının konusunu da baştan belirtme gereği duydum, evet. Çünkü sosyal matematik…

Yerli Popülizm: Türkiye’de Popülizmin Kaynakları

Günümüzde hem Türkiye’de hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde otoriter liderler popülizmin siyasal araçlarından faydalanarak uzun ömürlü iktidarlar tesis etmekteler. Bu noktada kimi görüşler Türkiye’deki popülizm pratiğine ayrı parantezler açıyorlar, gelişme koşulları ve dinamikleri açısından biriciklik yüklüyorlar. Ben de bu yazıda Türkiye’deki popülizm pratiğini hangi koşulların oluşturduğunu, bu koşulların hangi kaynaklardan beslendiğini ve popülizmin süreğenleşmesinin nasıl yavaşlatılabileceğini tartışmayı amaçlıyorum. Öyle ki…

Özcülüğün Karşısında Siyaset ve Etik

Siyasetin tekilliğinin ötesinde, siyaset ile etiğin kesişiminde bir pozisyon inşa etme ihtiyacı günümüzde belirgin hale gelmiştir. Bunu, tüketim kültürünün yükselişiyle birlikte siyasette kolaycı ve işlevselci anlayışların yerleşmesine bağlamak mümkündür. Siyasal tartışmalarda kolay anlaşılır ve yüzeysel olana bir üstünlük bahşedilmiş, bu yönde siyasal hedefler tayin etmek yaygın hale gelmiştir. Tüm bunların aksine, eleştirel yaklaşımın gerektirdiği şekilde, ‘iktidar’ ve ‘özne’ kavramlarının yörüngesinde…

Sosyal Bir Varlık Olan İnsan ve Ezbere Yaşanılan Aynı Aşklar

Aşk. Üç harf, tek kelime. Basit bir şekilde söyleyebildiğimiz, kolayca telaffuz edebildiğimiz ama üzerine sayısız tümceler kursak da etkisini asla tam olarak ifade edemediğimiz bir kavram. Tarihsel süreç içerisinde düşünürsek, sahiden ilk âşık olan insan kimdi? Aşk diye bir şey var mı? Fiziksel olarak hissettiğimiz bir şey mi yoksa kültürel olarak öğrenerek yaşadığımız bir şey mi? Yoksa çevremizden seçtiğimiz kişilere…

Restorasyon Fransası’nda Bir Romantik – Stendhal

Kızıl ile Kara. Bu renkler kuşkusuz birçok şeyi en doğru şekilde simgeler. Fakat en çok aşk ve ölüm ile özdeşleşmiştir. Kitabın adını bu doğrultuda okursak aşk, ölümü çağırıyordur. Stendhal, aşkı tıpkı hayat gibi ölümle anlam kazanan bir olgu olarak görür ve hayat ile ölüm arasındaki ilişkiyi aşk ile ölüm ilişkisi ile aynı yere koyar. Yale Üniversitesi Fransızca Profesörü Maurice Samuels’e…

Sanat Ödülleri Sanata Hizmet Eder Mi?

“Not quite my tempo.” 2014 yılının ses getiren Hollywood filmlerinden Whiplash’te Terence Fletcher, baterist öğrencisi Andrew Neiman’a böyle diyordu. Filmi izleyen herkesin aklında kaldığını düşündüğüm bu replik aslında bu yazının konusuyla doğrudan ilintili gözükmese de söyleyeceklerime bağ kurabileceğim noktalar içeriyor. Nitekim bu repliğin yansıttığı psikolojik dram, Neiman’ın Fletcher’ın takdirini kazanmak için harcadığı bütün o çabanın nasıl sonuçsuz kaldığını gösteriyor. Filmde…