Kirene Okulu, Freud ve “Filtre Kahve ile Papatya Çayı”  

Kirene okulu, insan doğasının tekrar sorgulanması ile ortaya çıkmış Kireneli Aristippos tarafından kurulmuş hedonist bir okuldur. Aristippos Sokrates’in öğrencilerinden, okulun sorgulama temeli de Sokratesçi felsefeye dayanıyor. Okul, kinizmin birçok gereksinimlerden uzak durmayı amaçlayan ve katı ahlaki tutumlara sahip yaklaşımına karşı doğmuştur. Bu yazıda okulun hazcı yaklaşımının günümüzle ilişkilendirilmesini amaçlıyorum ancak peşinen kinizme bakılmasında fayda olacaktır. Kinik filozoflar, içsel bağımsızlıklarını ve…

Adı Değiştirilerek Demirci Osman Sokağı Yapılmıştır

Biz kimiz? Ötekiler kim? Bu soruların cevapları sanıldığı kadar kolay değil. Ya da bir başka bakış açısıyla, eğer noktaları doğru birleştiriyorsanız oldukça kolay bir cevabı var. Şimdi size uzun uzun bu soruların hikayesini anlatmadan önce, kendi cevabımı vereyim. “Öteki”, “biz” kavramını güçlendirmek için iktidarların ateşe attığı bir avuç insandan ibarettir. Demirci Oskiyan Sokağı’ndan* köşeyi dönüyordum. Evimiz bu sokaktaydı. Sonradan ne…

“Siyasal İslam”ın Kronik Araçsallığı: Sekülerleşmenin Önündeki Engeller

Türk aydınları özellikle 18. Yüzyıldan itibaren düşünsel modernleşme süreçleri içerisinde din konseptine ve onun uzanımlarına reformist yaklaşımlar getirmiştir. Bunu takiben din dışında toplumsal yapıya dair Kıta Avrupası’ndaki modernleşme süreçlerinin de bir sonucu olarak milliyetçilik ve ulusallaşma fikirleri de önemli hususlar olarak sürekli tartışılagelmiştir. Bu yazı bu süreçleri kronolojik sıkışmışlıktan kurtarıp laikliğin neredeyse bir asırdır yasal niteliğe sahip olduğu bu topraklardaki…

Türkiye’de Sivil Siyaset Perspektifinden Yurttaşlık Olgusuna Bakmak

Dünden bugüne kavramsal olarak pek çok kez sosyal, ekonomik ve siyasal dönüşüme uğramış olan yurttaşlık olgusu birey ile devlet arasındaki ilişki üzerine kurulur. Michael Walzer bu kavramı, “bir siyasal topluluğun her bir üyesi” olarak tanımlamıştır.[1] Bu tanımdan yola çıkarak söyleyebiliriz ki ‘yurttaş’ sahip olduğu temel hak ve yükümlülüklerden dolayı hem siyasal toplumun ve devletin bir üyesi olma özelliğini taşır hem…

Yüzyılı Aşkın Soru: Dostoyevski mi Tolstoy mu?

Yüzyılı aşkın ve herkesin en az bir kere kendine sorduğu bir soru. Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi? Bu soruya bir şekilde herkesi herkesle kıyaslayabilen, rekabete sokabilen bizim coğrafyamızda daha sık rastladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim. Lafı çok uzatmadan konuya gelelim. Böyle bir kıyas sonucunda ulaşacağımız sonuç boş küme olacaktır. Çünkü ikisi farklı dünyaların yazarlarıdır. İkisi de edebiyat dünyasının belki de en…

Salgın Sürecine Biyopolitika Perspektifinden Bakmak

Biyopolitika kavramıyla Foucault’nun anlatmak istediği, on sekizinci yüzyıldan bu yana yönetimleri, nüfus olarak ortaya çıkmış olan bir canlılar topluluğuna özgü durumların nasıl rasyonelleştiğidir. Nitekim nüfus istatistikleri, yönetimlerin nüfusu düzenleme girişimlerine yönelik bir bilgi nesnesi görevi görmektedir. Foucault, ölüm üzerinden kurulan bir iktidar biçiminin, on sekizinci yüzyıldan itibaren bedenleri tahakküm altına alma yoluyla sağlanmaya başlandığından söz eder. Ona göre bedeni tahakküm…