Default image

Volkan Arslan

Savaş Günlükleri

Savaşlar, tarih boyunca pek çok uygarlığı ve milleti doğrudan ya da dolaylı olarak etki altında bırakan ve etkileri uzun süre devam eden karanlık bir hadise olarak tarihimizde yer alır. Bu hadiseler tarih kitaplarında kronolojik olarak kayıt altına alınır, arşiv, belgeler, vesikalar kaynak olarak kullanılır ancak tüm bunlar dışında var olan toplumsal taraf, savaşın maddî verileri dışında kalan manevî alan yalnızca…

Rahi’den Zebercet’e: Siyasi Otoritenin Bireysel İzdüşümü

Ken Baynes, Toplumda Sanat adlı eserinde ”İnsan toplumsal bir hayvandır, toplumdan soyutlanmış bir insan düşünmek olanaksızdır.” der (1). Doğduğumuz andan itibaren (toplumun en küçük yapı taşı olan aile olarak kabul edersek) kendimizi toplumun içinde buluruz. Fakat bireysel tercihler ya da toplumdaki diğer bireylerin farklı davranışları sebebiyle kişi, yaşadığı topluma yabancılaşabilir. Selma Baş, topluma yabancılaşmayı bireyin birtakım sebeplerle toplumun dışına itilmesi…

Veba Geceleri’nden Günümüze Politik Eleştiri

Kültürel iktidarda kendimize yakın gördüğümüz, bizden olduğunu düşündüğümüz, bizden olsa keşke dediğimiz birçok şair, yazar, sanatçı var. Hepsinden bir aktivistliğe soyunmasını bekleyerek belki  onlara haksızlık ediyoruz. Orhan Pamuk ise bu beklentiden en çok payına düşeni alan isimlerin başında geliyor. Dünya edebiyatında söz sahibi olan ve belki de Ahmet Hamdi Tanpınar ve Yaşar Kemal ile birlikte ülke edebiyatının en büyük romancılarından…

Ursula’nın Mülksüzler’inde Antroposen Çağ İzlenimi

İnsanoğlunun enginlere sığamayıp taştığı ve özellikle sanayideki etkinlikleriyle yeryüzünü yeniden şekillendirmeye başladığı, geri dönüşü olmayan bir yola girilen yepyeni bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın adı Antroposen çağı ve bu çağın getirdiği bir takım distopik unsurları, olayları bize disiplinler arası yöntemini kullanarak anlatmaya çalışan Ursula K.Le Guin ve Mülksüzler romanı üzerine konuşmak istedim. Bu çağın yarattığı en önemli tahribat ne yazık…

Restorasyon Fransası’nda Bir Romantik – Stendhal

Kızıl ile Kara. Bu renkler kuşkusuz birçok şeyi en doğru şekilde simgeler. Fakat en çok aşk ve ölüm ile özdeşleşmiştir. Kitabın adını bu doğrultuda okursak aşk, ölümü çağırıyordur. Stendhal, aşkı tıpkı hayat gibi ölümle anlam kazanan bir olgu olarak görür ve hayat ile ölüm arasındaki ilişkiyi aşk ile ölüm ilişkisi ile aynı yere koyar. Yale Üniversitesi Fransızca Profesörü Maurice Samuels’e…

Dorian Gray’in Portresi’nin Psikanalitik İncelemesi

Dorian Gray’in Portresi, Oscar Wilde’ın kendisini roman yazamazsın diyerek aklınca aşağılayan entelijans güruha adeta bir meydan okuma şeklinde yazdığı ilk ve tek romanı. Wilde bu romanında birçok psikolojik öğeyi edebi bir üslubuyla harmanlayarak bir başyapıt ortaya koymuştur. Bu kitabıyla Wilde, edebi yönünün yanında ayrıca psikolojik anlamda incelenmek için muhteşem bir eser yaratmıştır. Yazar, cinsel kimliğinden ötürü yaşadığı çağ olan Viktorya…

Lou Andreas-Salomé Portresi

Salomé’nin hikayesi aslında insanlığın başının belası eril tarih mitinin biraz da magazin sosuyla servis edilmesinden ibaret olmuştur her zaman. En aklı başında bildiğimiz kalemlerin bile mutlaka ucundan da olsa bu magazin bataklığına girmesi asıl bilmemiz, görmemiz gerekene her zaman engel olmuştur. Salomé,,. Adem’le eşit olmak için şeytanla işbirliği yapan Lilith’tir. Cennetten kovulduktan sonra erkeğin kaburgasından yaratılan Havva’nın yaratılma sebebidir. Sonunda…

Yüzyılı Aşkın Soru: Dostoyevski mi Tolstoy mu?

Yüzyılı aşkın ve herkesin en az bir kere kendine sorduğu bir soru. Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi? Bu soruya bir şekilde herkesi herkesle kıyaslayabilen, rekabete sokabilen bizim coğrafyamızda daha sık rastladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim. Lafı çok uzatmadan konuya gelelim. Böyle bir kıyas sonucunda ulaşacağımız sonuç boş küme olacaktır. Çünkü ikisi farklı dünyaların yazarlarıdır. İkisi de edebiyat dünyasının belki de en…