Bürokratik, Über Galaktik İmparatorluklar

Bürokrasi deyince aklımıza ne geliyor? Bürokrasi, Türkiye’de yaşayan herkesin iyi ya da kötü tanıdığı, bildiği bir şey. Bürokrasiyi bir “şey” olarak nitelendirmemin kendimce bazı sebepleri elbette mevcut. Çünkü özellikle Türkiye gibi bir ülkede bürokrasi bizi çepeçevre sarar, aldığı kararlarla hayatımızı yönlendirir, yaptığı bir idari işlem yüzünden günlerimizin heba olmasına yol açar. Ama gelin görün ki ne zaman bürokrasiye ihtiyacımız olsa…

Salt Şiddet ile İktidarı Sürdürmek Mümkün Olabilir mi?

1- Şiddetin ve Siyasi İktidarın Ne’liğine Dair Sosyal bilimlere içkin herhangi bir kavrama dair, efradını cami ağyarını mani bir tanım vermek hayli güç. Bir düzeye kadar, tanım vermek kabul edilebilir olsa da bu eşik aşıldığında, elde kalan yegane şey tanımların yetersizliği olur. Şiddet, üzerinde epey çalışmanın ve pek çok disiplinin dahlinin bulunduğu bir kavram. Natüralist düşünürlere göre, insanın “saldırı” olarak…

Alışılan Hukuksuzluk, Hukuksuzlaşan Alışkanlık: Bir Türkiye İrdelemesi

Son zamanlarda daha da farkına vardığımız “hukuksuzluk”, aslında yıllardır sistematik adımlarla yapılan eylemler silsilesinin bir sonucu. Halk egemenliği hiçe sayılarak alınan kararlar, yükselen şiddet hali, yargıdaki duraksamaya karşı elimizde hiçbir imkan yokmuş gibi “kaderimize razı olmamız”ın bekleniyor olması, bu sistematik adımların sonucundaki tıkanmanın gerçekleştiğinin habercisi. Biliriz ki Weber, modern devletin rasyonel ve yasal olduğunu belirtir. O halde yurttaşların da yurtta…

Seni Nasıl Sevebilirim Özgür Olmazsam?

İkiye katladığım gazetemi hayal kırıklığıyla karışık bir bezginlikle bıraktım son yudumu fincanın dibinde bekleyen kahvemin yanına. İkiye katlanmış haliyle daha da dev, daha da çirkin, daha da iğrenç bir hal almıştı sanki o fotoğraf: Franco’nun orduları. El Minero Vizcaino* dünkü sayısında manşetten vermişti, kapkara kurşun gibi harflerle yazıyordu “Faşistler Madrid’e Yürüyor!” diye. Bunun cumhuriyetçi ittifaka bir darbe girişimi olduğunu anlatıyordu…

Kendi Başıma Musallat Ettiğim Birkaç Şey: Donuk Zaman ve Yeni

“Musallat olmak mevcut olmak anlamına gelmez ve musallat olmayı konseptin inşasının içine sokmak zorunludur.” – Derrida, Marx’ın Hayaletleri Artık hiç de öyle “…zamanlarda yaşıyoruz.” gibi gelmeyen zamanlarda yaşadığımız fikriyle boğuşuyorum bir süredir. Hiçbiri yeni olmayan bir sürü şey yeni-den üretiliyor. Onları tüketmem için değil de zaten hepsini tüketmeye yetişemeyecek olduğumun bilinci ve yetişip de tükettiklerimden asla umduğum şekilde tatmin olmayacağım…

Kültürel Hegemonyayı Kentlerden Okumak

Rivayet olunur ki bir zamanlar sokakların, semtlerin, şehirlerin, kendilerine bir ruh katan estetik bir dokusu varmış. Yine aynı rivayete göre bu durum, ilk yerleşimin M.Ö. 7. yüzyılda kurulduğu, pek çok farklı medeniyete tanıklık etmiş İstanbul’da da geçerliliğini yüzyıllar boyunca korumuş. Bugün ise bir İstanbul sokağında yürürken, estetik yaklaşımdan yoksun şekilde inşa edilmiş cam yüzeyli ve çok katlı bir binaya yansıyan,…