Borç Sarmalı Nereye Kadar Devam Edebilir?

Merkez Bankası ne zaman yeni bir para politikası toplantısı yapacak olsa yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz. Oysa daha normal bir ülkede yaşıyor olsaydık ne gündemle bu kadar ilgili olurduk ne de yaşam standartlarımızı ve satın alma gücümüzü doğrudan etkileyen olaylar bu kadar sıradan olabilirdi. Türkiye’deki sorunların ve insanların nasıl kitleler halinde fakirleştiğinin hepimiz farkındayız. Ancak bugün benim değineceğim konu daha çok borçlanma…

Ondan Geriye Doğru Sayacağım: Totalitarizmin Estetiği

En kara günahları işletecekleri zaman şeytanlar, Bunu önce sevap diye yutturmaya kalkarlar[1]. Mitler; bir kişi, olay ya da yer hakkında, mitin parçası olduğu kültürün sahiplenicileri tarafından benimsenmiş popüler düşünce ya da hikayeler şeklinde tanımlanabilirler. Mitler, tarihsel varoluşları insanlık tarihiyle birlikte başlatılabilecek kadar eski yaratılardır. Bir kahramanlaştırma öyküsü etrafında şekillenen mitler, eski çağlarda yaşam, ölüm, tanrılar gibi temel odak noktaları etrafında…

Bekçilerin En Küçüğü

“Yasa önünde nöbet tutan bir bekçi vardır. Taşralı bir adam bir gün ona gelip yasaya girme izni ister. Ancak bekçi, o anda izin veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve daha sonra girip giremeyeceğini sorar.’Belki’ der bekçi, ‘ama şimdi olmaz.’ Bekçi her zamanki gibi açık duran kapının önünden çekilir ve adam içeri bakmak için eğilir. Bunu gören bekçi güler ve şöyle der:…

Günümüz Türkiye’sinde Bir Çatı Altına Gizlenmek

DIŞ CEPHE Bir süredir ev nedir sorusuyla boğuşuyorum. Önce bir tanım yapma sevdasına tutuldum, duvarlara baktım, pencerelere, sokaklara, evin içindeki eşyalara ve askılıkta durup eve gelince üstümüze geçirdiğimiz duygulara. Tam da bu yüzden bu konuya önce bir uzaktan bakalım, sonra kapısından geçelim ve en son da odalarında dolanalım istiyorum. Hobsbawm[1]’a göre evi iki farklı kelime üzerinden açıklayabiliyoruz; ilki heim, özel…

Rahi’den Zebercet’e: Siyasi Otoritenin Bireysel İzdüşümü

Ken Baynes, Toplumda Sanat adlı eserinde ”İnsan toplumsal bir hayvandır, toplumdan soyutlanmış bir insan düşünmek olanaksızdır.” der (1). Doğduğumuz andan itibaren (toplumun en küçük yapı taşı olan aile olarak kabul edersek) kendimizi toplumun içinde buluruz. Fakat bireysel tercihler ya da toplumdaki diğer bireylerin farklı davranışları sebebiyle kişi, yaşadığı topluma yabancılaşabilir. Selma Baş, topluma yabancılaşmayı bireyin birtakım sebeplerle toplumun dışına itilmesi…

Bürokratik, Über Galaktik İmparatorluklar

Bürokrasi deyince aklımıza ne geliyor? Bürokrasi, Türkiye’de yaşayan herkesin iyi ya da kötü tanıdığı, bildiği bir şey. Bürokrasiyi bir “şey” olarak nitelendirmemin kendimce bazı sebepleri elbette mevcut. Çünkü özellikle Türkiye gibi bir ülkede bürokrasi bizi çepeçevre sarar, aldığı kararlarla hayatımızı yönlendirir, yaptığı bir idari işlem yüzünden günlerimizin heba olmasına yol açar. Ama gelin görün ki ne zaman bürokrasiye ihtiyacımız olsa…