Neo-Feodalizm ya da Bildiğimiz Kapitalizmin Sonu

Jodi Dean, McKenzie’nin “Ya artık kapitalizm değil de daha kötü bir dönemin içindeysek?” sorusuna paralel olarak hangi dinamiklerin kapitalizmin kendisinden daha kötü bir şeye dönüşmesine yol açtığını araştırır.(1) Yüksek teknolojinin ve finansallaşmanın ağırlıklı olarak değiştirdiği günümüz kapitalist sistemindeki mevcut eğilimler ile feodalizm arasında paralellikler kurar. Hizmet sektörünün hızla büyümesi, büyük şirketlere ve platformlara olan bağımlılık ve buna bağlı olarak yeni serf ve lordların oluşması ve özel şirketlerin kamu hukuku alanına girmesi(2) neo-feodalizmi şekillendiren temel dinamiklerden birkaçıdır.

Neofeodalizmin bildiğimiz kapitalizmden nasıl ayrıştığını somutlaştırmak için bir yolcu taşıma uygulaması olan Uber’i ele alalım. Uber, insanların boş zamanlarında kendi araçlarını kullanarak ekstra para kazanmalarını sağlayan bir platform sunuyor ve bunun karşılığında servis ücreti tahsil ediyor. Öncelikle, iş ilişkisi bakımından Uber’in sürücüleri bağımsız yükleniciler mi yoksa çalışanlar olarak mı ele alınmalı sorusu ortaya çıkar. Her ne kadar Uber sürücülerin bağımsız yüklenici olduğunu iddia etse de işçi örgütleri çalışma koşullarının şirket tarafından belirlenmesi sebebiyle sürücülerin aslında çalışan olduğunu savunuyor. Şirket, yolcuların puanlandırmalarını takip ettiği ve bu standartlara uymayan şoförleri cezalandırdığı için temelde çalışma koşullarını ve ücretleri kontrol ediyor. Öte yandan sürücüler, çalışmak için kabul etmeleri gereken sözleşmeleri müzakere etme konusunda söz hakkına sahip değiller.(3) Şirket el koyduğu veriler üzerinden çalışanları kontrol ederken ve bu veriler üzerinden kâr ederken kullanıcılar kendilerini güvence altına alabileceği bir müzakere sürecinden yoksun bırakılmıştır. Aynı şekilde, gündelik hayatta çoğu zaman okumadan kabul ettiğimiz “hüküm ve koşullar” da bu el konulan veri ya da değerin bir parçasıdır.

Dean, sürücülerin istihdam edilmek yerine serbest çalışan olma özgürlüğünün çift taraflı bir bağımlılığı da beraberinde getirdiğini vurguluyor: a- Piyasanın kendisine olan bağımlılık — başka bir deyişle, çalışanlar artık arz-talep dengesine doğrudan bağımlıdırlar. b- Piyasaya erişim için Uber’e olan bağımlılık. “Uber kendini sürücü ve müşteri arasına sokar ve böylece onsuz bir araya gelemezler.” Güncel ekonomik düzende, özgürlük ve esneklik olarak gösterilenin altında güvencesizlik ve algoritmik baronlara olan bağımlılık yatar. Bu açıdan bakıldığında Dean, Uber sürücülerinin “özgür” olduğunu düşünmenin mantıklı olduğunu söyler. Sabit çalışma saatlerinden ve çeşitli zorunluluklardan muaf oldukları için değil; işçilerin ücretli izin, asgari ücret, sağlık yardımları ve benzeri haklarından muaf oldukları için.(4)

Neofeodalizmle değişen bir başka faktör de kişinin kendine ait eşyasıyla olan ilişkisidir. Kişinin kendisine ait olan araba bir tüketim nesnesinden sermaye birikimi için bir araca donusur. Arabanın amacı artık kişisel zevkten ziyade gelir elde etme haline gelir. Böylece, emeğin araçları tıpkı kapitalizm öncesi dönemde olduğu gibi görünürde emekçinin yani sürücünün kendisine aittir. Yine bununla beraber, kapitalizmden farklılaşan bir başka güncel olgu bu dönemde üretimin değil, hizmet sektörünün yükselişte olmasıdır. 

Pazara olan erişimin kontrol edilmesi kapitalizmle neofeodalizm arasındaki temel farklardan birini oluşturur. Kapitalizmin dayandığı, eşit aktörlerin piyasada özgürce rekabet edebilmesi kurgusu bozulmuş olur çünkü artık pazara erişim algoritmik baronların elindedir. Piyasanın bozulması ya da sekteye uğratılması yeni ekonominin taktiklerinden biridir. Diğer bir deyişle, rekabet etmek yerine, milyonlarca dolarla piyasaya girerek tüm rakiplerin bertaraf edilmesi yeni cazip stratejilerden birini oluşturur. Bu ekonomideki hareket kanunları, Dean’e göre, sermayenin piyasa rekabeti ve kar maksimizasyonu zorunluluklarından ayrılır. “Sermaye bir fetih ve yıkım silahına dönüşür.”(5)

Feodal dönemde lordların, köylülerin üretim için ihtiyacı olan su değirmenini elinde tutması gibi; günümüzde de platformlar pazara erişmek için “kendilerini temel bir ihtiyaç olarak” sunar. Burada tarihsel feodalizm ve günümüzdeki versiyonunu farklılaştırmak için Dean sunu belirtiyor, “Eğer feodalizm kişisel bağımlılık – barona, lorda – ilişkileri ile karakterize ediliyorsa, neofeodalizm hayatlarımıza aracılık eden platformlara soyut, algoritmik bağımlılık ile karakterize edilir”(7). Burada neofeodalizm bir tarihsel geriye dönüş değil, sömürgecilik ve emperyalizm yoluyla dışarı yöneltilen kapitalist süreçlerin kendi içine yönelmesidir (reflexization). 

Emeğin kendi araçlarını kullanıyor olmasına rağmen şirketlerin sermayesini artırması, pazara erişimin kontrol edilmesi, üretilen değere el koyma pratikleri açısından günümüz kapitalizmi feodal eğilimler gösteriyor. Öte yandan, Dean’in kapitalizmin dışında bir neofeodal düzenin olduğu iddiası çelişki barındırıyor çünkü burada bahsedilen süreçler kapitalist hareket yasalarına uygun şekilde ilerliyor. Moderniteyle, kamusal alanın ekonomik faaliyetlerin gerçekleştiği bir alan olarak tanımlanması ve siyasi karakterinden yoksun bırakılması; günümüzde pazara erişimin kontrolü ve piyasanın özelleştirilmesi olarak devam ediyor. Bu bağlamda, siyasal ve müşterek olanın özelleştirilerek yitirilmesi ve ters yüz edilmesi, kapitalizmin hareket kanunlarına aykırı değil onun devamı niteliğindedir. Buradaki analiz bir feodal eğilim olarak okunabilir. Aynı zamanda kapitalizmin her şeyi piyasalaştırma eğiliminin bireyin özel alanına genişlemesi; üretilen değere el koyma pratiklerinin farklı rıza inşası yöntemleriyle kapitalizmin içindeki değişen mülksüzleştirme süreçlerine dahil olduğu söylenebilir. 

Yazının başına dönecek olursak, kapitalizmden daha “kötü” bir şeyin içinde olma hissinin bir nedeni de 1980 sonrası yeni ekonomi politikaları yüzünden işçi hareketlerinin eskisi kadar güçlü olmadığı bir dünyada daha kırılgan oluşumuzdur. Kapitalizmin sosyal refah, eşit rekabet, çalışan güvenliği gibi vaad ettiklerini sağlamıyor olması halihazırda barındırdığı çelişkilerin derinleştiğini gösteriyor.

Buna karşı argüman olarak, Dean’in “Tıpkı kapitalizm altında feodal ilişkiler nasıl devam ediyorsa, neofeodalizm altında da kapitalist üretim ve sömürü ilişkileri devam eder” ifadesi gösterilebilir. Diğer bir deyişle, kapitalist süreçler hala neofeodal bir sistem içinde devam etmektedir fakat tahakküm, el koyma ve kendine mecbur bırakma pratiklerinin pervasızlaşması artık kapitalist değil neofeodal bir düzen içinde olduğumuzu işaret etmektedir.(8) Buna bağlı olarak, iki soru açığa çıkar. Bunlardan ilki, feodalizmle ilişkilendirilen üretilen artı-değere zorla el konulması (expropriaion) ve kapitalist sistemde piyasa tarafından sömürülme (exploitation) pratiklerinin nasıl ayrıştığı sorudur. Aynı şekilde, kapitalizm içerisinde el koyma hangi süreçlerde nasıl işliyor ve bu dengede hangi faktörün bozulması neofeodal bir düzenin egemen olduğunu gösteriyor?(9)

İkinci tartışma da mevcut kapitalizmi neofeodal bir sistem olarak düşünmenin faydası nedir sorusunu içerir. Dean bu soruyu “değişen emek ilişkilerine dikkat çekmesi, güncel olarak mücadele etmemiz gereken safları ve temel çatışmayı netleştirmesi” olarak yanıtlıyor.(10) Buna bağlı olarak, neofeodalizm teşhisi sol için yeni bir mücadele hattı oluşturmada yol gösterici olabilir: artan hizmet sektörünü hedef almak, neofeodalizmin yerel ve parçalı yapısına karşı çok uluslu bir mücadeleyi savunmak gibi. 

Neofeodalizm analiziyle doğan tartışmayı özetlemek gerekirse, bu teşhisin uygunluğu ve kullanışlılığı bakımından iki temel mesele karşımıza çıkıyor. Bu doğrultuda son bir soruyla noktalayacak olursak iklim krizi, göç, artan eşitsizlik, kimlik politikaları gibi birçok fay hattıyla parçalanmış günümüz siyasetinde, neofeodalizm kavramı sol için anlamlı bir tasavvur oluşturabilir mi?

(1)Dean, Jodi. “Neofeodalizm: Kapitalizmin Sonu Mu?” Textum Dergi, December 17, 2022. https://textumdergi.net/jodi-dean-neofeodalizm/.

(2) Kuttner, Robert, and Katherine V. Stone. “The Rise of Neo-Feudalism.” The American Prospect, April 8, 2020. https://prospect.org/economy/rise-of-neo-feudalism/.

(3)Dean, Jodi. “Same As It Ever Was?” NLR Sidecar, May 6, 2022. https://newleftreview.org/sidecar/posts/same-as-it-ever-was.

(4)Dean, “Same As It Ever Was?”

(5)Dean, “Same As It Ever Was?”

(6)Dean, “Neofeodalizm: Kapitalizmin Sonu Mu?”

(7)Dean, “Same As It Ever Was?”

(8)Dean, “Neofeodalizm: Kapitalizmin Sonu Mu?”

(9)İlgili tartışma için: Morozov, Evgeny. “Critique of Techno-Feudal Reason.” New Left Review, April 2022. https://newleftreview.org/issues/ii133/articles/evgeny-morozov-critique-of-techno-feudal-reason.

(10)Dean, “Neofeodalizm: Kapitalizmin Sonu Mu?”

Paylaş:
Default image
Merve Tokgöz
Boğaziçi Üniversitesi - Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler / Central European University - Political Science MA