Bugün Beyazıt’ta ve Boğaziçi’nde birbirinden farklı iki tutuma tanık oluyoruz. Soruyoruz: Polis, aynı bağlamlarda farklı tepkiler gösterecekse, bu tepkileri birtakım şahsi motivasyonlarla besleyecekse ve yasal nizam çerçevesiyle belirlenmiş yetkisini sübjektif olan din, gelenek gibi olguların savunulması etrafında pratiğe dökecekse, polisin üzerindeki üniforma ve amblem neyi ifade eder, neyi temsil eder? Kolluk kuvvetlerinin bugünkü “taraflı” davranışlarının devletin anayasallığı çerçevesindeki yeri nedir? Bu tutumları; sultancı rejimleri ve bu rejimlerdeki biat kültürünü anımsatan izler olarak görüyoruz, akademik alana ve bireyin ifade hakkına yapılan saldırıları kabul edilemez olarak niteliyoruz.